Biyomedikal mühendisliği araştırmacıları papatya şeklinde, ağırlıklı olarak anti-kanser ilaçlarından oluşturulmuş ve çeşitli ilaçların bir karışımını kanser hücrelerine sunan nano yapılar geliştirdiler. Bu tekniğin özellikle farelerdeki akciğer kanser tümörlerinin gelişimini inhibe eden geleneksel ilaç taşınım tekniklerinden daha iyi olduğu saptandı. Buna ek olarak, dokuz farklı hücre hattındaki in vitro testlere dayanarak bu tekniğin lösemi, meme, prostat, karaciğer, ovaryum ve beyin kanserlerine karşı kullanım için de gelecek vadettiği belirlendi.
“Nano papatyalar”ı yapmak için araştırmacılar polietilen glikol (PEG) ismindeki bir polimeri içeren solüsyonla işe başladılar. PEG yanlarda genelde kısa zincir dallanmaları yapan uzun zincirler oluşturur. Bu yan dallardaki kısa zincirlere araştırmacılar bir anti-kanser ilacı olan kamptotesini (camptothecin – CPT) direkt bağladılar ve bir başka anti-kanser ilacı olan doksorubisinli (doxorubicin – Dox) solüsyona eklediler.
“Nano papatya” ilaç taşınım tekniğinin erken testleri bir dizi kansere karşı umut verici sonuçlar içermektedir.
PEG hidrofiliktir yani suyu sever. Buna karşın, CPT ve Dox hidrofobiktir yani suyu sevmediklerinden ondan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışırlar. Sonuçta, CPT ve Dox solüsyonda bir araya gelirler ve PEG’i birlikte oluşturdukları topak yapının etrafına sararlar. Bu durum, sadece bir kanser hastasına enjekte edilebilecek 50 nanometre çapa sahip papatya şekilli ilaç karışımını oluşturmuş olur.
Enjekte edilen ilaç karışımındaki “nano papatyalar” kanser hücreleri tarafından hücre içine alınana kadar kan dolaşımında yüzerler. Aslında araştırmacıların PEG’i kullanım için seçmelerinin bir nedeni, PEG’in kan dolaşımındaki ilaçların ömrünü uzatan kimyasal özelliklerindendir.
Kanserli hücre tarafından hücre içine alınan ilaçlı “nano papatya” yapısı daha sonraki aşama olarak ilacı hücre içine salmaktadır. Her iki ilaç da (CPT ve Dox) hücrenin çekirdeğine farklı mekanizmalar yoluyla saldırır. Sonuçta, her iki ilacın aynı anda hücre içine verilmesi tek bir ilacın verilmesinden daha etkili olacağından bu tekniğin klinik öncesi testlerinin yakın gelecekte başlanması muhtemeldir.