Başarılar

İnönü Üniversitesi Kimya Bölümüne Birincilik Ödülü

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)  tarafından düzenlenen 7. Kimya Ar-Ge Proje Pazarında İnönü Üniversitesi Kimya Bölümü birincilik ödülüne layık görüldü.

Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından düzenlenen yarışmaya “Kozmetik, Sabun ve Temizlik Ürünleri” kategorisinde İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Dr. Merve Gökşin Karaaslan, Arş. Gör. Canbolat Gürses, Prof. Dr. Süleyman Köytepe ve Prof. Dr. Burhan Ateş tarafından sunulan “Propolis İçeriğine Bağlı Olarak Yara İyileşmesini Hızlandıran Antibakteriyel Özellikte Poliüretan Temelli Yara Kapayıcıların Hazırlanması” başlıklı proje birinciliğe layık görüldü.

Konuyla ilgili İNÜHABER’e açıklamada bulunan proje ekibi biyouyumlu yara kapayıcılar hakkında bilgi vererek şunları kaydetti:

 “Cerrahi yaraların, küçük kesiklerin, dermotolojik uygulamaların ve yanıkların tedavisinde doğal yara iyileşme sürecine destek sağlayan sağlık açısından risk taşımayan biyouyumlu yara kapayıcıların geliştirilmesi önemlidir. Yara kapayıcıların ana hedefi yarayı ve çevre bölgeyi kaplayarak enfeksiyona, kontaminasyona karşı bölgeyi korumaktır. Bu bağlamda farklı özellikleri bünyesinde barındıran başta yara örtü materyalleri olmak üzere çok sayıda yara kapayıcı bulunmasına rağmen uygulandığı bölgede biyolojik komplikasyonları önleyememesi ve birçoğunun ihtiyacı tam olarak karşılayamaması yeni nesil yara kapayıcıların geliştirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.”

Tedavi sürecinde oluşan izlerin giderilmesine yönelik geliştirilen poliüretan temelli yara kapayıcıların işlevi hakkında bilgi veren proje ekibi sözlerine şöyle devam etti:

“Yaraların tedavisinde en önemli strateji doğal yara iyileşme sürecini hızlandıran biyolojik malzemelerin kullanılmasıyla sürecin başarılı bir şekilde sonuçlanmasını sağlamaktır. Tedavi sürecindeki bu başarı iyileşme sürecine bağlı olarak deri ara yüzeyinde ortaya çıkan iz (skar) oluşumunun engellenmesiyle nitelendirilebilir. Günümüzde birçok insanın yara izlerini taşınmasına yönelik estetik kaygı duyması bireyin psikolojik durumu üzerinde olumsuz etki yaratabilmektedir. Bu bağlamda dünya üzerinde her yıl milyonlarca kadının sezeryanla doğum yaptığını ele aldığımızda birçok kadının sezaryan ile doğum sonrası kabarık kırmızı görünümlü estetikten uzak dikiş izine sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu durum düşünüldüğünde psikososyal olgunun kaçınılmaz olduğu oldukça açıktır. Çok sayıda kadın olumsuz etkilenerek tedavi amaçlı merhemler kullanmakta ve/veya ikinci bir operasyona ihtiyaç duymaktadır. Bu bağlamda yara kapama sonrası ekstra bir işlem olarak uygulanan tedavinin yara kapama olgusuyla birlikte hareket etmesi sağlanarak skar doku oluşumunun önüne geçilmesi oldukça önemli bir stratejidir. Tüm bu bilgiler doğrultusunda gerçekleştirilen proje ile yapıştırma gücü yüksek yara iyileşmesi ve doku yenilenmesini hızlandıran, haricen bir antibiyotik içermeyen ama yapısal olarak antibakteriyel özellik kazandırılan bir yara kapayıcı ürünün geliştirilmesi amaçlanmıştır. Elde edilen ürün yara kapama sırasında ve sonrasında karşılaşılan temel sorunları ele alarak çözüm üretmenin yanı sıra yara kapayıcılara farklı bir bakış kazandırmıştır.”

Ürünün testlerinin yapıldığını, ekonomik ve sosyal açıdan katma değer olacağını ifade eden proje ekibi sözlerini şöyle sonlandırdı:

 “Çalışma kapsamında, arıların dış etmenler sonucu oluşabilecek olan çeşitli hastalıklardan koloniyi korumak amacıyla ürettiği, antioksidan ve antibakteriyel özellikleri nedeniyle ilaç ve gıda endüstrisinde sıklıkla yer bulan propolis kullanılarak poliüretan temelli yara kapayıcılar sentezlenmiştir. Sentezlenen poliüretan yapıların yapısal uygunluk, kimyasal kararlılık ve yeterli esneklik özellikleri belirlenmiştir. Ayrıca sentezlenen ürünün antibakteriyel özellikleri ve 1-24 saat sonundaki yapıştırıcı güç özellikleri test edilmiştir. Geliştirilen ürün ile propolis yapısının sahip olduğu üstün özellikler yara kapayıcı sistemlere taşınarak biyolojik komplikasyonları önlenmesi sağlanmıştır. Ayrıca yara kapama sonrası ekstra bir işlem olarak uygulanan tedavinin yapıştırma olgusuyla birlikte hareket etmesi sağlanarak skar doku oluşumunun önüne geçilmesi planlanmıştır. Bu açıdan bakıldığında proje sonuç ürünü hem yara kapayıcı olarak asli görevini yerine getirmekte hem de kozmetik amaçlı olarak yara bölgesinin daha hızlı ve iz bırakmadan iyileşmesini sağlayacak multifonksiyonel özellikleri bünyesinde barındırmaktadır. Böylece ayrı ayrı uygulanan iki farklı ürünün bir formülasyonda birleştirilmesi hem ekonomik hem de sosyal açıdan önemli bir katma değer oluşturacağı aşikârdır.”

 Haber: Hatice YETMEN- Onur COŞKUN

“Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Popüler Bir Bölüm”

İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Arş. Gör. Canbolat Gürses, “Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü tanınmıyor. Fakat çok tercih edilen popüler bir bölümdür” dedi.

Gürses, İNÜHABER’e yaptığı açıklamada, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünün herhangi bir sözel bölüme benzemediğini bölümüm yüzde 100 İngilizce olduğunu söyledi.

Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünün masa başı bir iş olmadığını kaydeden Gürses, şöyle konuştu:

“Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü oturarak veya makale okuyarak yapabileceğiniz bir iş değildir. Sürekli laboratuvarda olmanız gerekiyor. Deney tasarlayıp deneyin sonuçlarını elde etmeniz gerekiyor. Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü tanınmıyor fakat çok tercih edilen popüler bir bölümdür. Az kontenjan istememize rağmen kontenjanlarımız her geçen sene arttırılıyor ve bölümümüz genellikle toplum tarafından enteresan bir bölüm olarak algılanıyor. Bölümümüz sadece tıbba yönelik değildir, ziraat kesimiyle de ilgileniyoruz.”

Gürses, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünün halk nezdinde çok tanınmadığına değinerek, “İnsanlar bu bölüm çalışanlarının işlerini bilmiyor. Bölümün popüler bir bölüm olduğunu söyleyen insanlar var. Fakat tam olarak bölüm çalışanlarının ne yaptıkları konusunda pek farkındalık yaratamıyoruz. Bu bölüme akademik olarak devam etmek isteyen çok öğrenci oluyor ve bu öğrencilerin çoğunluğu üniversitelerde yüksek lisans yaparak devam ediyor. Diğer mezun öğrenciler ise Tarım Bakanlığının çeşitli birimlerinde çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

“Yurt Dışında El Üstünde Tutulan Bir Bölüm”

Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünü seçmek isteyen öğrencilerin bazı özelliklere sahip olmasının gerektiğini dile getiren Gürses, konuşmasına şöyle devam etti:

“Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü kalifiye eleman açısından yurt dışında el üstünde tutulan bir bölümdür. Bölümü seçecek öğrencilerin bilim yapmayı, üretmeyi, bir şeyler keşfetmeyi ve yapmayı biliyor olmaları gerekir. Biyolojinin bir alanında çalışmak istiyorsa öğrenci bu bölümü tercih etmesi daha doğru olacaktır. Öğrencilerin Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü okuyabilmesi için dikkatli, zaman bakımından esnek olmaları gerekmektedir. Uzun saatler laboratuvarda kalmaları gerekeceği için sabırlı olmaları gerekiyor. Öğrenciler kararlı, azimli istikrarlı bir şekilde çalışırlarsa daha doğru olacaktır.”

Haber: Perva GÜNEŞ

Scroll To Top