Bir grup araştırmacı farelerdeki akciğer metastazını başarılı bir şekilde elimine eden ilk ilacı yaratarak metastatik meme kanserinin tedavisini değiştirebilecek bir adım atmış olabilir.
Kanser ölümlerinin çoğu karaciğer ve akciğere metastazından kaynaklanmaktadır ve ne yazık ki şu anda herhangi bir tedavi yoktur. Vücuttaki biyolojik bariyerleri aşmalarındaki güçlük ve kanser hücrelerine ulaşanların yetersiz dozu nedeniyle var olan kanser ilaçları sınırlı fayda sağlamaktadırlar. Amerika’daki nanoteknoloji ve kanser araştırmacıları bu sorunların üstesinden gelmeyi farelerdeki akciğer metastazının içinde nanopartikül üreten bir ilaç geliştirerek çözmeyi başardılar.
Yapılan çalışmada ilaçla tedavi edilen farelerin yarısı 8 ay sonra hiçbir metastatik hastalık belirtisi göstermedi. Bu durum insanlar için metastatik hastalığı takiben 24 yıllık uzun bir süre boyunca hayatta kalmaya denk demekti.
Vücudun kendi savunma mekanizmaları nedeniyle çoğu kanser ilaçları sağlıklı dokular tarafından absorblanır ve negatif yan etkilere yol açar. Sonuçta alınan ilacın küçük bir kısmı gerçekten tümöre ulaşarak etkisini çok az gösterebilir. Bu yeni tedavi stratejisi biyolojik bariyerlerin ardışık olarak geçilerek öldürücü ajanın direkt kanserin kalbine iletimini sağlamaktadır. Aktif ilaç, metastatik hasta hücrenin sadece çekirdeği içinde salındığından kanser hücrelerinin ilaca karşı direnç mekanizmalarından kaçınılmaktadır. Bu strateji etkili bir biçimde tümörleri öldürmekte ve farelerin tümünde önemli ölçüde tedavi edici fayda sağlamaktadır.
Bu enjekte edilebilir nanopartikül üretici (iNPG) araştırmacılardan birinin nanotıp alanında çalışmaya başlamasından 20 yıl sonra bulunmuş oldu. Bilim insanlarının açıklamalarına göre enjekte edilebilir nanopartikül üreticilerinin hareketi, standart kemoterapötik ajanların bir nano çeşidinin kompleks bir metodla taşınmasına dayanmaktadır. Böylece normalde standart kemoterapi ilaçlarının, aşıların, radyasyonun ve diğer nanopartiküllerin yapamadığını başaran bir enjekte edilebilir nanopartikül üreticiyle hücresel çekirdek bölgesinde ilaç partiküllerinin salınması gerçekleştirilmiş oldu.
Araştırmayı yapan ekip bu ilaç için bir an önce FDA’dan (Food and Drug Administration, ABD) onay alıp insanlar üzerinde güvenli ve etkili çalışmalara 2017 yılında başlamayı planlıyor. Elde edilen datalardan çok umutlu olduğunu belirten bilim insanları metastatik hastalığın tedavisindeki bakış açısını bu ilaçla tamamen değiştirebileceklerini ve artık kanserle ilgili herhangi bir ölüm yaşanmayacağını düşünüyorlar.
Kanser tedavisinde yıllardır kullanılan bir ilaç olan doxorubicin isimli ilacın kalbe yan etkisi olduğu ve metastatik hastalığa karşı etkili bir tedavisi olmadığı bilinmektedir. Bu çalışmada, doxorubicin pek çok birleşenden oluşan enjekte edilebilir nanopartikül üreticiyle paketlendi. Her bir birleşen, ilaç taşınma sürecinde spesifik ve temel bir göreve sahiptir. Örneğin, ilk parça vücutta doğal olarak çözünen nanoporlu silikon malzemedir. İkinci birleşen, doxorubicin’i içeren çoklu zincirlerden yapılma bir polimerdir. Böylece tümör içine giren silikon malzeme çözünerek zincirleri ortama salmaktadır. Doğal termodinamik kuvvetler sebebiyle kanserli hücreler tarafından alınan bu zincirler küresel nanopartikül formuna dönüşmektedir. Kanserli hücrelerin içindeki çekirdeğe yakın asidik pH, nanopartikülden ilacın salınmasına neden olmaktadır. Sonuçta, hücre çekirdeğine giren aktif ilaç kanserli hücreyi öldürmektedir.
Araştırmacılar bu yeni ilacın akciğer metastazını tedavi etmede yardımcı olabileceğine ve fare deneylerinde elde edilen sağ kalım değerlerinin tedavisinin olmadığı söylenen hasta popülasyonu için temel bir tedavi sağlayıp uzun yıllar yaşamalarına olanak vereceğine inanıyorlar.